Prag’daki “Dancing House – Dans Eden Ev” binası, sadece şehrin değil Avrupa’nın ikonik yapılarından biri.
Çek kökenli mimar Vlado Milunić ile dünyanın en önemli mimarlarından Frank Gehry iş birliği tasarlanan yapı, Vlatva Nehri kıyısında yer alıyor. İki caddenin kesişim noktasında yükselen yapı, modern mimari örneği olarak Prag’ın barok ve gotik ağırlıklı eserleri arasında bambaşka bir hava estiriyor. Hatta bu yüzden yapının Prag’ın ruhuna uymadığını ve şehre yakışmadığını söyleyenler az değil. Oysa burada tam tersi bir etki var ve Prag’a bambaşka bir ruh üflüyor. Yapı aslında Hollywood’un efsane bir çiftinin temsil edildiği sıra dışı bir örnek.
1930’larda fırtınalar estiren Fred Astaire – Ginger Rogers çiftini simgeleyen yapının halk arasındaki adı da Fred-Ginger binası. Merak edenlerin şu dansı izlemesini tavsiye ederiz.
Yapı iki kuleden oluşuyor. Biri eğimli sütunlar ile desteklenmiş ve cam paneller kullanılmış. Diğeri nehre paralel ilerleyen dalgalı bir forma sahip. Sanki her an hareket edecekmiş hissi veriyor. 1980’lerde ortaya çıkan post modern mimari akım dekonstrüktivizm tarzını taşıyor. Bu akımın özünde mimari öğelerin parçalanması, kaydırılması ya da yamultulması ile sıra dışı bir görünüm yakalamak var.
Peki Frank Gehry kim?
Asıl adı Ephraim Goldberg. 28 Şubat 1929’da Toronto’da doğmuş. Küçük yaşlarda babasının dükkanında bulduğu eşyalarla hayalindeki evleri inşa etmeye başlamış. Her zaman gelenekselin dışındaki yapı malzemelerine ilgi duymuş. Dünyanın pek çok yerine imza nitelinde yapılar armağan etmiş. Seattle’daki müzik müzesi MoPop, Kaliforniya’daki Walt Disney Konser Salonu, Almanya’daki Vitra Tasarım Müzesi ve Bilbao’daki Guggenheim Müzesi, Frank Gehry imzalı muhteşem eserlerden sadece birkaçı…
(Frank Gehry)
İstanbul’da bir eseri olması için harekete geçilmiş ama maalesef fırsat kullanılamamış. Tepebaşı’nda yapılacak Suna Kıraç Kültür Merkezi için Gehry bir proje hazırlamış. Ancak yıllarca birçok bürokratik engelle savaşıldığı için ne yazık ki proje gerçekleşememiş ve İstanbul büyük bir fırsatı kaçırmış.
“Benim için her gün yeni bir şeydir. Her projeye ilk yaptığım projeymiş gibi bir güvensizlikle başlarım. Ter dökerim, bir yola doğru giderim ve çalışmaya başlarım, nereye gittiğimden emin olmadan. Eğer nereye gittiğimi bilseydim, bu işi yapamazdım.”